Perşembe, Ocak 24, 2013

Zarfımı boşalttım...

Dün şirketten gönderilen defterim ve Bilkent'in şirkete gönderdiği doğum günü tebrik zarfım, beni bir anda öyle yerlere ve düşüncelere götürdü ki... 

Zarfı, defterin arkasına koyarken o ilkokuldaki bilindik görüntü geldi gözümün önüne... Okuma fişlerimizi içine koyup kendisini de defterin arkasına yapıştırdığımız zarflarımız... Öğrendiğimiz her yeni  kelimeyi, cümleyi kesip heyecanla içine atardık... Birbirleri ile yan yana koyup yeni cümleler türetirdik aşinalığımız arttıkça... Ne de çok kabarmıştı öyle zarfım en son...

O zarfa artık ihtiyacım kalmadığında, yani görevini tamamladığında çöpe atarken içimin burkulduğunu hatırladım sonra... Oysa o zamanlar her birini ayrı önemsediğim o kelimeleri, hep kullanacak veya karşılaşacaktım hayatım boyunca... Öyle sıradan hale geleceklerdi ki onlara verdiğim ilk değeri hatırlamayacaktım bile... 

Sonra şimdiki zamana döndüm; şuanda, içimde de buna benzer bir zarfın olduğunu, artık fazla dolduğunu ve bunun da beni rahatsız ettiğini farkettim... Ne çok şey birikmiş içinde...

Şöyle bir düşündüm; zihnimde, kalbimde yavaş yavaş gezindim... İçindeki kelimelerin(kişilerin, olayların vb) çoğu, görevini tamamlamış da benim için çoktan sıradanlaşmaya başlamış bile meğerse... 

Sonra, bu kalabalıklığa ve boşa yer işgal etmeye son verme zamanının artık geldiğine karar verdim... Yine biraz burkulmadı da değil içim... 

Ama bu sefer, belki de ilk kez, artık büyüdüğümü farkettim... Çünkü daha önce hiç olmadığım kadar kararlıydım bu kez... 

Ve zarfımı boşalttım...

Yine karşıma çıkacaklarını, zaman zaman onlarla karşılaşacağımı biliyorum bu sefer...

Ama verdiğim değerden yoksun, bu sıradan halleri, bende hiçbir duygu uyandırmayacak...

"Ali" ile "At" kelimelerini aynı cümlede duyup "Ali ata bak!" cümlesini hatırladığım andaki bende uyandırmış olduğu duygudan farksız olacak, onlar ile kendimi aynı cümlede duyduğumdaki tepkim...

Hafif bir tebessüm belki...

Ama oldukça sıradan...