Perşembe, Aralık 30, 2010

Yazmasam olmazdııı

Evetttt, dün tahmin ettiğim gibi ağlama gecesi oldu... Zaten canım da sıkkındı, burnum sonrasında dur durak bilmedi sonrasında... "Yaprak Dökümü"nden beklemediğim seviyede vasat, sanki aniden bitirilme kararı alınan dizilerin yaptığı alelacele bir final oldu. Ama yine de ağlatmayı başaran senaristler, Ali Rıza Bey'i öldürerek kurtarmaya çalışmışlar işi...

Ali Rıza'nın, "yorgunum artık" diyip elini güle uzatmasıylaaa "öldürdülerr işteee yaaaa" diyerek hıçkırıklara boğuldum... Ölüm, rol icabı olsa da kabullenemediğim bir durum sanırım... Bir de bu ölen en sevdiğim karakterse, dizi bile olsa ağlamaktan içim dışına çıkabiliyor... O cennet sahnesi; alıştığımız, içimize işleyen sözlerle daha da süslenebilirdi; o kısım bile çok coşkulu değildi ama ölmesi bizi ağlatmaya yeterdi ve bunu iyi bilen senaristler de yorulmaya gerek görmediler...

Şevket'in sevincininn kursağında kalacağı belliydi zaten vee birkez daha farkettim ki hiçbir şeyi ertelememek gerkiyor, sürpriz yapmayıp babasıyla konuşsaydı, geliyorum deseydi, Necla'da kalan aklı bir de Şevket'te kalmasaydı... Sedef o gelinliği ve eşiyle gelmeyip adamcağızı daha da üzmesiydi, oğlunu düşünüp de...

Bunların yanısıra dizinin finaliyle ilgili "keşke"lerim oldu tabii...
- Babasına düşkünlüğüyle sevilen küçük Ayşe, son bölümde pasif kalmasaydı,
- Ferhunde'nin annesinin komik ve gereksiz bir şekilde bir anda çıkıveren sevgili sahnesi olmasaydı,
- Necla ve Leyla paralarıyla annelerine İstanbul'dan bir ev alsalardı(Trabzon'a yerleşmek de neyin nesiii),
- Babaa, babaaaaa diye bağırdıklarında Ali Rıza Bey aniden gözünü açıp uyanıverseydi(o an beklemedim de değil) ya da o sahne birisinin rüyası olsaydı sadece...
   vb... (Daha da konuşmak gereksiz, orjinali böyle değil zaten, iyi dava falan açmıyorlar...)

Amaa Ali Rıza Bey "çook yorgunummm" dediği zaman o yorgunluğu ben de kendi içimde hissettim... Ve daha sonra annemle konuşurken "hani tekerlekli sandalyeden kalkıp ağaca tutundu ya ordan anladım zaten ölüp gittiğini, Lost'ta da tekerlekli sandalyede biri vardı, o öle ayağa kalmıştı..."dediğim an bir duraksadım... "Ben de mi ölünce yürüyeğim eğer öyle biryer varsa?..."

Sonra da bunu "yorgun"luğumla birleştirince... İhtiyacım olan budur belki benim de...

Hiç yorum yok: